9 Haziran 2014 Pazartesi

Zihinlere Hapishane


<<< 
Zihinlere Hapishane

Hapse kapatılmış olanlar hapishane duvarları dışındakiler için tehlike oluşturmazlar. Hayal edin ki siz de bir hapishane yapacaksınız – zihinler için bir hapishane – öyle ki içeridekiler asla sizin gücünüzü ve kontrolünüzü tehdit edemeyecek.
Bir kitle kontrol psikologu bu durumda ne gibi fikirler ile ortaya çıkardı?

1.    “Bir yanağına vururlarsa sen diğer yanağını çevir” (İncil’de geçen bir söylemdir) Eğer ben seni umarsızca acıtıyorsam, senden çalıyorsam, seni kullanıyorsam benim için en ideal senaryo senin benle mücadele etmemen olurdu, bana diğer yanağını çevirerek  benim aynı şekilde davranmaya devam etmemi sağlaman için. Sen kullanan mısın kullanılan mı?
2.    “Yeryüzündeki ıstıraplarının mükafatı olarak cennetin krallığına ulaşacağın zamanı bekle” Eğer ben dünyanın zevklerinden gayet güzel şekilde faydalanmakta isem ve eğer diğerlerinin elimden bu zevkleri almasını istemiyorsam  bunu nasıl sağlardım? Derdim ki onlara kendinizi burada ve şimdi, bu fani hayatınızda eğlendirmeye çalışarak sıkıntıya sokmayın. Diğerleri, zenginlerin kendilerinden almasına izin vermeli. Gözlerini şimdikine değil de gelecekteki bir duruma (cennete) odaklamalı. Sen gözlerini nereye diktin?
3.    Amerikan rüyası. Eğer sıkı çalışırsan, ödülünü alırsın. Eğer almıyorsan bu yeterince sıkı çalışmadığının ispatıdır.  Demek ki her gün evlerine ceplerinde bikaç cent ile gelen akşama kadar çabalayan onmilyonlarca Amerikalı hatalıyken; tembel, beceriksiz ama ayrıcalıklı yatırımcı bankacılar ceplerindeki on milyonlarca doları “hakkıyla” haketmişler.(Ekonomik krizleri düşünün, kim sebep oldu? Sen değil. Kim ceremesini çekiyor bu krizlerin? Sen, tabiki. Ne zaman akıllanacaksın?)  
4.    İngiltere’de milli piyangonun bir sloganı vardır: “O sen olabilirsin”. Evet olabilirsin ama ihtimal 14 milyonda birdir, yani neredeyse sen olmayacağın kesindir. Amerikan rüyası da aynıdır. Aniden ortaya çıkan ve muzzam zenginliğin tadını çıkaranlardan biri olabilirsin. Ama eğer bu ihtimal milyonlar içinde bir ise, piyangoyu kazanma şansın kadar Amerikan Rüyasına ulaşma şansın vardır. Rüya görmeyi bırak. Kontrolün psikologları –her isteklerine zaten ulaşmış olanlar- Amerikan rüyasının yaratıcısıdırlar. Bu en favori kontrol yöntemlerindendir. Amerikan gerçeği hiç de sıkı çalışmanın örneği olmayan iki sıradan şahsiyet in–George Bush, baba ve oğlu- başkan olmuş olmasıdır. Nasıl başardılar bunu? Amerikan rüyasınamı denk geldiler yoksa aşırı derecede zengin ve etkili bir aileye mi doğmuşlardır? American rüyası bir fantazidir ve umutsuz kitleleri kontrol etmenin fantastik bir yöntemidir. Ancak bir aptal fantaziye tapar.


LA (Los Angeles) Riot Taraftar Grubu

19 Temmuz 2009’da LA Galaxy, AC Milan’a karşı bir dostluk maçı yaparken, karısı ve turistik hayranları tarafından izlenen Beckham, evsahibi tatarftarlar tarafından yuhalanıp ıslıklandı ve alay edildi. Pankartlar “Evinde dön dolandırıcı”, “23: Pişmanlık” (Beckham’ın forma numarası 23tür) ve “Hey Becks: senden önce burdaydık, senden sonra burdayız, sana rağmen burdayız” demekteydi.

Beckham ve karısına maç boyunca küfürlü tezahuratlar yapıldı. Beckham devre arasında soyunma odasına giderken taraftarları kavgaya davet etti ve bir sinirli taraftar Beckham’a doğru atladığında araya güvenlik birimleri girdi.

Pink Floyd’dan “Another Brick in the Wall” melodisi eşliğinde Galaxy taraftarları “We don’t need no David Beckham” diye tezahurat yaptı. (David Beckham’a ihtiyacımız yok anlamına gelmektedir, şarkının orjinalinde geçen “We don’t need no education” kelimesi ile ilintilidir)

AC Milan’da geçirdiği aylardan sonra LA Glaxy’nin yeni sezonuna hazırlanması gerekirken, Amerikan futbol liginin ilk 5 haftasında maça çıkmak yerine tatile giden Beckham’a taraftarlar çok kızmıştı. Beckham gerçek niyetini, utanmaz bir paragöz olduğunu, LA Galaxy’ye hiç sadakati olmadığını göstermişti. Bu taraftarlar onun için kasasını doldurma amacına hizmet eden kolay paradan başka bir şey değildi. Astronomik maaşını ödeyen insanları bu kadar aşağılayabilen birini hayal etmek imkansız olurdu.

Beckham, Galaxy taraftarlarından nasıl bir tepki bekliyordu? Her türlü dalavereden yırtabileceğini düşündüğü bir kibir ve yanılsama içerisinde miydi? Avrupa’daki hiç bir kulüp Beckham’ın davranışına müsamaa göstermezdi. Onu Amerikanlara böyle davranabileceği düşüncesine iten neydi?

Beckham insanlara ne kadar saygısızlık içerse de hiç bir sonucu olmayacağını bu yüzden istediği herşeyi yapabileceğini düşünen süper zenginlerin tipik bir örneğidir.

LA Galaxy’nin taraftarları içerisinde en ateşli grup LA Riot Ekibidir. Onları selamlıyoruz. Beckham’a yönelttikleri alayı alkışlıyoruz. Beckham’ı takımdan komple defetmeleri için onları destekliyoruz. Beckham zevkleri için LA Galaxy’yi kullanan  saygısız, açgözlü, sadece kendisini düşünen birisidir. Neyse ki LA Riot ekibi Beckham’ın yaptığının yanına kalmasına izin vermedi.
>>> 


Ön Bilgi: Aşağıda okuyacağınız alıntı, üstte gerçekleşmiş olan olaydan hareketle günümüzün adeta Tanrı’ları haline gelmiş olan, haketmedikleri halde para ve bolluk içinde yüzen süper zengin yıldızların, futbolcuların, iş adamlarınının kurdukları düzenin yıkılışını anlatan bir romandandır. Rex adlı karakter, David Beckham ya da benzeri milyonlarca poundluk sözleşmelere imza atan futbolcuları simgelemektedir.

​<<<
“....
İngiliz oyuncular teknik direktör ve Rex’in önderliğinde lüks otobüsten indiler. İndikleri alandaki coşku eksikliği şaşırtmışa benziyordu. Rex bir röpartaj yapmak için durduğu esnada , bekleyen taraftarlar ileri çıkarak onu çevrelediler.  Greg  etrafa baktı. Taraftarlar omuzlarında taşıdıkları pankartları kaldırıp açtılar; pankartlardaki sloganlar tüm kameraların objektifindeydi.

Greg, Rex’e doğru baktığında yıldızın gözlerindeki ani şaşkınlığı görebiliyordu. Üç çeşit slogan vardı pankartlarda. Bir tanesi ‘Ben bir sahada topa vururum.’  diyordu. İkincisi ‘Yılda 10 milyon pound’dan aşağısına topa vurmam’ demekteydi . Üçüncüsü ise ‘Bir topa vuranlar doktor ve öğretmenlerden daha önemlidir’ diyordu.

Rex olduğu yerde bir ahmak gibi adeta donup kaldı. Belki de Rex medya tarafından kendisine verilen şişirilmiş ilgiden sonra böyle bir şeyi haketmişti ama yine de Rex için üzgün hissetmeye engel olamadı. Rex adeta kendisini tutunacak ip arayan sarhoş bir eski şampiyon gibiydi , bütün kariyerim nereye gitti der gibi.

TV muhabiri ‘Taraftardan birisine bunların ne demek olduğunu soralım’ dedi ve mikrofonunu en yakındaki göstericiye doğrulttu.

‘Harry Prince bir futbolcudur’ dedi adam. ‘Bir sahada topa vurmak için 10bin öğrenci yetiştirebilecek 300 öğretmenin aldığı kadar para alıyor. Bugün burada, Wembley’de topa vuranların kazançlarını toplarsak eğer 300bin öğreciyi yetiştirmeye yetecek kadar  bir değere denk gelir. Yani mesele şu: çocuklarımızın geleceğine mi yatırım yapmalıyız yoksa yetişkin adamların bir top etrafonda nasıl koştuklarını mı izlemeliyiz?’

Greg neredeyse başını sallayarak onaylayacaktı adamı.
‘Ancak bu bir hayır maçı.’ Dedi muhabir, ‘Bu protesto ile iyi bir niyete zarar veriyorsunuz.’
‘Hayır işleri açgözlülerin iştahlarını saklamasıdır.’ diye cevapladı adam. ‘Zenginlikleirni haklı çıkarmak için giydikleri kıyafettir. Böylece “Bakın” derler, “İyi işler için biz ne kadar da nazik ve cömertçe para veriyoruz. Muhteşem değil miyiz?” . Bizim organizasyonumuz kontrole geldiğinde hiçbir hayır kurumu kalmayacak. Açgözlüleri uzaklaştırdığımızda elde edilen para okullarda, hastanelerde, araştırmalarda ve herkesin yaşam standardının yükseltilmesinde kullanılacak.’
Greg adamın verdiği mesajı beğendi, çok mantıklıydı.
Muhabir sordu ‘Peki siz hangi organizasyonsunuz?’
‘Bizler Hiçkimselerin Kurtarılması Birliği’yiz’
‘Açgözlüleri uzaklaştıracağınızı söylediğinizde ne demek istediniz?’
Gösterici buna cevap vermedi. Diğerleri topluca tezahurata başladılar: ‘Biz topa vururuz, biz topa vururuz, biz topa vururuz. Bize para verin, para, para....’

....”
>>> 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder