9 Haziran 2014 Pazartesi

Tanrı Kâinatın İçinde mi Dışında mı?


Ön Bilgi:
 Tanrı tanım olarak sonsuzdur, her yeri kaplar, her yerdedir. Bu durumda Tanrı kâinatın dışında mıdır yoksa içinde midir sorusu da otomatikman cevaplanmış olur. Şayet Tanrı, kâinatın dışında ise, kâinatı kendi dışında bir yerlerde yaratmış ise o zaman “her yerde” değildir – kâinatı yarattığı yerde değildir en azından-. Bu sebeple Tanrı’yı kâinata dışsal olarak tarif eden dinler aynı zamanda Tanrı’nın heryerde olduğunu iddia edemezler. Tanrı’nın heryerde olabilmesi için kâinattaki her atomda, her toz zerresinde, her damlada olması gerekir. Yani bu demektir ki aslında ‘heryerde olan herşey’ kendisini kâinat olarak ifade etmiştir, kâinata dönüştürmüştür.

Aşağıda okuyacağınız Hermetizm akımının öğelerini açıklayan Kybalion kitabından bir alıntıdır:

<<< 

  1. HERŞEY gerçekten olan herşey olmalıdır. HERŞEY’in dışında hiçbirşey varolamaz, yoksa HERŞEY, HERŞEY olamazdı.
  2. Onu tanımlayacak, içine alacak, bağlayacak, sınırlayacak ya da kısıtlayacak hiçbirşey olamayacağından HERŞEY sonsuz olmalıdır. Zamanda sonsuz ya da ebedi olmalıdır –onu yaratmış hiçbir şey olamayacağı için ve hiçlikten birşey türeyemeyeceği için her zaman sürekli olarak varolmuş olmalıdır ve eğer bir anlığına dahi ‘olmamış’ olsaydı şimdi de olmazdı –sürekli, kesintisiz olarak varolmuş olmalı çünkü onu yokedecek hiçbirşey olamaz ve asla “yok” olamaz, bir anlığına bile, çünkü varolan birşey yok olamaz. Uzayda sonsuz olmalı –HERŞEY’in dışında hiçbirşey olamayacağı için heryerde olmalı- Onu kıracak, kesintiye uğratacak, ayıracak ve de boşlukları doldurabilecek hiçbirşey olamayacağı için uzayda sürekli, kesintisiz olmalı; Onu sınırlayacak, kısıtlayacak, engelleyecek, içine alacak, rahatsız edecek ya da şartlandıracak hiçbirşey olamayacağı için Güçte Sonsuz olmalı, başka hiçbir güç olmadığından hiçbir başka güce maruz kalamayacağı için.
  3. Onun üzerinde değişiklik yapabilecek hiçbirşey olmadığı için, değişebileceği başka birşey olmadığı için ya da birşeyden değişmiş olamayacağı için HERŞEY değişmez olmalı ya da gerçek doğasında değişime tabi olmamalı . Ona eklenemez ya da ondan bir şey eksiltilemez, arttırılamaz ya da azaltılamaz, daha çok ya da daha az hale getirilemez. Şu an ne ise her zaman öyle olmuş ve her zaman öyle kalacak olmalı, HERŞEYin ne geçmişte, ne şimdi ne de gelecekte dönüşebileceği başka bir şey olmamalı.   

HERŞEYin sonsuz, mutlak, ebedi ve değiştirilemez oluşundan hareketle sonlu, değiştirilebilen, şekil verilebilen ve süreli herhangi birşey, HERŞEY olamaz. HERŞEYin dışında hiçbirşey olamayacağı için de o zaman sonlu olan herşey gerçekte(HERŞEYin referansına göre) ‘hiçbirşey’ gibidir. ..

Bütün etrafımızda gördüğümüz ve her formun fiziksel temelini oluşturan şey Madde’dir. O zaman HERŞEY sadece madde midir? Tam olarak değil. Madde, Hayat ya da Zekâ veremez ve kâinatta hayat ve zekâ bulunduğuna göre HERŞEY madde olamaz çünkü hiçbirşey kendini üreten kaynaktan daha fazlası olamaz(zekâsız madde, zekâ üretemez), hiçbir şey etkide barınmayan bir tepki veremez, hiçbir şey öncesi olmadan bir sonuç oluşturamaz. Ve zaten modern bilim de Madde denilen birşeyin olmadığı hakkında bizi bilgilendiriyor –Madde dediğimizin aslında “kesintiye uğramış enerji ya da kuvvet” olduğunu, daha doğrusu düşük bir seviyede titreşen enerji ve kuvvet olduğunu söylüyor. Son zamanlardaki bir yazarın dediği gibi “Madde gizeme eridi”. Maddesel Bilim dahi Madde teorisini bıraktı ve Enerji fikrine bağlandı.

O zaman HERŞEY sadece Enerji ya da Kuvvet mi? Materyalistlerin kullandığı anlamda bir enerji ya da kuvvet değil, çünkü onların enerji ve kuvveti kördür, mekaniktir, yaşam ve zekadan yoksundur. Yaşam ve zeka kör enerji ya da kuvvetten türeyemez, az önce de sebebini verdiğimiz üzere “Hiçbir şey kendi kaynağından daha fazlası olamaz, hiçbirşey içinde zaten olmayan başka bir şeye evrimleşemez- hiçbirşey sebepte olmadıkça sonuçta kendini gösteremez” O zaman HERŞEY sadece Enerji ve Kuvvet olamaz çünkü aksi takdirde Yaşam ve Zeka olamazdı; ve Canlı olduğumuz için ve Enerji ve Kuvvet herşeydir diye iddia edenlerin de yaptığı gibi bu soruyu düşünmek için zekâmızı kullandığımızdan yaşam ve zekânın olduğunu gayet iyi biliyoruz.

Evrende madde ya da enerjiden daha üstün olarak var olduğunu bildiğimiz ne vardır? YAŞAM VE ZEKA! Her türlü çözümlemesi ile yaşam ve zeka. “O zaman” diye soruyorsunuz “HERŞEY, YAŞAM ve ZEKA’dır mı demek istiyorsunuz?” Evet! Ve Hayır! cevabımızdır. Biz zavallı ölümlülerin algıladığı düzeyde Yaşam ve Zekayı kastediyorsanız , HAYIR deriz. HERŞEY bu değildir. “O zaman ne tür bir Yaşam ve Zekadır kastettiğiniz?” diye sorarsınız.

Cevap “YAŞAYAN ZEK”dır, ölümlülerin bu kelimelerle anladığının çok üstünde, mekanik kuvvet ve maddenin üstünde olarak Yaşam ve Zekâ – sonlu Yaşam ve Zekâ’ya kıyasla SONSUZ YAŞAYAN ZEKÂ. Biz aydınlanmışların “RUH” dediğimizde kastettiğimiz şeydir.
HERŞEY Sonsuz Yaşayan Zekâdır – aydınlanmışlar buna RUH derler!

>>> 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder