İslâm'da 'Şeytan Ayetleri' denilen bir olay var. Şeytanın araya girerek Cebrailmiş gibi görünüp Hz. Muhammed'e yanlış ayetler gönderdiğini iddia eden bir hikaye... Salman Rüşdü'nün bir roman ile gündeme getirdiği ancak İran tarafından idama mahkum edilip ülkeden kaçmasına sebep olan bir konu... Bu kadar zeki ise, bu kadar maharetli ise Şeytan, -Allah ile peygamber arasına girecek kadar-, neden ikinci bir kez araya girmiş olmasın? Üçüncü, dördüncü, beşinci kez hatta.. Neticede şeytan yalanların babası, hilenin üstadı, kurnazlığın piri değil mi?
Son soru: bütün dinlerin gerçek Tanrı tarafından gönderildiğini nasıl garanti ediyorsun? Yalanların, kurnazlıkların, hilenin efendisi Şeytan, en büyük oyununu Tanrı olduğunu iddia ederek oynamış olamaz mı?
<<<
BİLİŞSEL ÇELİŞKİ
İnsanlar hayatlarının büyük çoğunluğu bir şeye adadıklarında
ve sonrasında inançlarına şaibe düşüren bir takım şok edici bilgiler ile
karşılaştıklarında nasıl reaksiyon gösterirler? Kimisi inançlarının artık
savunulabilir olmadığını idrak ederek onu terk etme cesaretini gösterir. Yeni
bir şeylerin arayışına girer. Bazısı da yeni bilgileri önemsemez ve zaten
mevcutta şüpheleri olduğunu bunun da sadece yeni bir tanesini olduğunu
söylerler.
Ancak “bilişsel çelişki kuramı” ilginç bir tahminde bulunur:
pek çok insanın yeni bilgileri tamamıyle reddeceğini ve hatta inançlarını ikiye katlayacağını
söyler. Bir başka deyişle inançları
sorgulandıkça, inançlarını pekiştirirler. Şüpheleri dile getireni nefretle
karşılar ve bu mesajları iletenin kendilerini kandırmak ve yoldan çıkarmak için
Şeytan tarafından gönderildiği sonucunu çıkarabilirler.
Salman Rüşdi’nin kitabı, kendisine melek Cebrail tarafından
Kuran’ın dikte edildiği Muhammed’in daha sonrasında tekrar Cebrail ile
karşılaşmasını ve başka Kuran ayetleri bildirmesini anlatan eski bir hikâyeyi
gün ışığına çıkarır. Kısa zaman sonra ortaya çıkar ki bu sonradan bildirilen
ayetler önceki ayetler ile uyuşmamaktadır ve hızla Kur’andan kaldırılırlar. Bu
sonradan inen ayetler ile ilgili Müslümanlar’ın yorumu ise Şeytan’ın Cebrail
şekline büründüğü ve böylelikle Allah’ın kutsal mesajlarını bozmaya
çalıştığıdır. Bu ayetler sonrasında Şeytan ayetleri olarak adlandırılır ve pek
çok Müslüman böyle ayetler hiç yokmuş gibi davranır.
Çünkü eğer gerçekten böyle bir olay gerçekleşmiş gibi
davranırlarsa Muhammed, Şeytan tarafından kandırılan bir sahte peygamber mi
sorusu ortaya çıkar. Ve eğer bir kere kandırılabiliyorsa neden ikinci bir defa
kandırılmış olmasın? Hatta neden Kuran’ın tümü Şeytan tarafından dikte ettirilmiş
olmasın?
Şimdi Rüşdü’nün kitabının neden bu kadar büyük bir yangın
çıkardığını anlayabilirsiniz. İslâm’ın en ölümcül zayıflığına ışık tutmuştur:
Şeytan’ın büyük peygamberi aldattığı gerçeğine.
Peki eğer Şeytani aldatma İslâm için doğruysa neden Hristiyanlık
ve Yahudilik için de doğru olmasın? Hatta neden pek çok komplo teorisi için de
doğru olmasın? Tanrı’nın doğrularını Şeytan’ın doğrularından nasıl
ayırabilirsiniz? Hem de Şeytan yalanların babası iken ve bu konuda muazzam
derecede yetenekli iken?
Pek çok komplo teorisyeni, çoğu durumda tezlerinin
çürütüldüğü gerçeğini kabul etmeyi redderler. Bilişsel çelişki onların doğruyu
kabullenmelerini engeller. Ruhlarının o kadar çoğunu inançlarına adamışlardır
ki inançlarından geri dönmek artık onlar için imkansızdır. Yalanlara ve
aldanmalara geri dönülemez biçimde kilitlenmişlerdir.
...
Bir yahudi, hristiyan ya da müslüman hatasını kabul etme
kapasitesine sahip midir? Eğer yanıldıklarını ifade edecek olursa onları ebedi
cehennem ateşi beklemektedir. Böyle bir tehdit karşısında kim inanmaz? Bunlar
Korku dinleridir. Ve nerede korku varsa orada kontrol vardır. Bu dinler kökleri
itibariyle, estirdikleri terör aracılığıyla global yönetim sistemleridir. Terörist
dinler pek çok katil terörist yetiştirmiştir, ister sivil kıyafetler
giyenlerden, ister yarı asker, isterse askeri üniforma giyenlerden...
Peki ama kontrol edenler kimlerdir? En tepedeki yönetici
kimdir?
>>>
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder