Amaç

İnsanlık birileri tarafından yönetilip yönlendirilebiliyor olabilir mi? Bildiğimizi sandıklarımızdan çok daha fazlasını bilenler kendi amaçları doğrultusunda insanlığı kullanıyor olabilir mi? 

İnsanoğlunu hayvanlardan ayıran şey düşünebilmesidir. Hiçbir hayvan topluluğu tarih boyunca yaşam seviyelerinde kayda değer bir ilerleme kaydedememiştir. Bugünün aslan, fil, koyun ya da yılan toplulukları nasıl yaşamakta iseler binlerce yıl önceki ataları da aynı şekilde yaşamakta idiler. İnsanoğlu ise beynini kullanarak medeniyetler kurmuş, müziği, sanatı, felsefeyi ve matematiği keşfetmiştir. Tarım yapmayı öğrenmiş, tıbbı, otomobili, iletişimi keşfetmiştir. Uzayın sırlarına vakıf olmuş, aya yolculuk etmiştir. Demek ki insan beynini kullanıma soktuğu ölçüde ilerlemiş, gelişmiştir. Beynin gelişimi de devam etmektedir. Diğer hayvan sürüleri gibi yerimizde saymak, hayatlarımızı insanlığa hiçbirşey katmadan sadece hayvanlar gibi tüketerek geçirmek manasızdır. Eğer insanlığa hiçbir şey katmadan elimizde tespih ömür boyu ibadet yapmak idiyse amacımız ya da hayatın her türlü zevkini tatmak ve sürekli tüketmek idiyse amacımız beyne sahip olmamızın hiçbir anlamı kalmaz. 

Ancak bugün insanlığa dikte edilen yaşam biçimi, zihinsel ilerlemeyi değil yerinde saymayı hatta geriletmeyi amaçlamaktadır. Bunun için kullanılan iki büyük silah ekonomik sistem ve dinlerdir. İnsanları sorgulayamayan, okumayan, düşünmeyen sadece hurafelere inanıp tüketerek yaşamaya sevk eden, insanlığı maddeye ve paraya tapan bir hale getirmeye çalışan sistemlerdir bunlar. 

Varolan kitabî dinlerin hemen hiçbiri aklımızı kullanmayı, matematikle, kimyayla, tıpla uğraşmayı, sanat, felsefe ve müziği geliştirmemizi desteklememiştir. Din kelime anlamı olarak "insanlığı iyiye, doğruya, güzele götüren yol" olarak tanımlansa da dinlerin tarihi incelendiğinde aslında tam tersini başarmış oldukları açıkça görülecektir. İnsanlık bu dinler ile ilerlememiş bilâkis yerinde saymış hatta gerilemiştir. Dinler, her türlü gelişime, bilime ve sanata karşı pozisyon almış ve pek çok kan dökülmesine sebep olmuştur. Bugün de etrafımızda aslında din adı altında yapılan kötülükleri, pislikleri, dökülen kanları yakınen görmekteyiz. 



Ekonomik sistem ise demokrasi maskesi altında hayatlarımızı bazı patronların, elit zengin ailelerin kölesi haline getirmiştir. Bugün dünyadaki zenginliğin %40 ından fazlası dünya nüfusunun %2 si tarafından idare edilmekte olduğu gerçeği ve her geçen gün bu rakamın bu elit kesim lehine arttığı gerçeği bunun en büyük kanıtıdır. Ekonomik sistem insanlığa değil sadece bazı özel patronlara ve ailelerine hizmet etmektedir.

Bu sitedeki naçizane amacım kendi hayatımı, hayatın anlamını, varoluşu, Tanrı'yı sorgularken elde ettiğim bazı cevapları paylaşmak ve bu vesileyle bir kişi dahi olsa insanları aydınlatmaktır. İnsanlık adeta hipnoz olmuş durumda kendisine dayatılan sistemin otomatik çarkları haline gelmiştir. Bu hipnozdan kurtulmanın yolu beyinleri tekrar kullanıma sokmaktan ve soru sormaktan geçmektedir. Yola şu soruyla çıkabilir siniz: "Neden varım?"

İnsanlık aydınlanmadıkça bu hapishaneden kurtulamayacaktır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder