26 Kasım 2014 Çarşamba

İşlemci Nerede?


Bir proses tesisinde kumanda ve kontrolü bilgisayarlar ve plc ya da türevi elektronik cihazlar ile sağlarsınız. Sahadaki motorların sıcaklıklarını, devirlerini, hatlardaki basıncı, akış miktarını, tankların seviyelerini uygun tipteki sensörler ile algılar ve elektrik sinyallerine çevirerek PLC’lerin giriş kartlarına yollarsınız.

Buraya kadar herşey insan algılaması ile çok benzerdir. Derimizdeki 12 çeşit almaç tarafından örneğin sıcaklık, basınç, hafif dokunuşlar vb. tarzı etkiler algılanır. Akson demetleri ya da sinirler tarafından da beyin sapına, oradan da beynin ilgili nöronlarına iletilir.

Ancak durum bundan sonra biraz farklılaşır. Proses tesisi örneğine giriş kartlarına gelen bilgiler PLC’nin işlemcisine aktarılır. İşlemci, daha önceden kendisine yüklenen programa göre bu girişleri değerlendir ve uygun çıktılar üretir: örneğin vanaları açmak, fanları devreye almak gibi.

Ancak insan beyni bu girişleri hangi mekanizmaya ya da programa göre yorumlamaktadır net değildir. Tek bildiğimiz beyinde iki tip hücre olduğu, birisi nöronlar diğeri gliyal hücreler. Gliyal hücreler ölen nöronların yokedilmesinden sorumlu. Bir nöronun yapısı ise tipik olarak aşağıdaki gibi:



Nöronların dendrit kısmı diğer nöronlar ile sinaps denilen bağlantıları kuruyor. Akson kısımları sinirleri oluşturuyor. Bağlantı denilen kısım ise nihai deri hücreleri, almaçlar vb. ler den gelen bilgileri topluyor. Almaçlar bir şey algıladığında akson boyunca çeşitli kimyasal ve elektriksel sinyaller oluşarak çekirdeğe ulaşıyor ve çekirdek bu sinyallerin etkisi ile yeni bir elektrik sinyali üreterek dendritler ile sinapslara iletiyor. Bu iletim sonucunda da örneğin kaslara komuta eden motor nöronlar harekete geçirilebiliyor.

Ancak soru şu? Sıcaktan eliniz yandığında, o elinizi çekmenizi sağlayan komut dizisi nerede yüklü? Bir isteğinizi yerinize getirmek için harekete geçmenizi sağlayan program nerede yüklü? Nöronların çekirdeklerinde mi?

Beyin Anatomisinin İmplikasyonları: Bizler robot muyuz?

Size bazı sorular sormak istiyorum:

1. Bir poker oyununda, kaybetme ihtimalinizin çok olmasına rağmen risk alıp oyuna devam etmeyi seçmek (kazancı da yüksek olacağı için) bir özgür irade gerektiren davranış mıdır?

2. En sevdiğiniz yemeğin brokoli olması özgür bir seçim midir?

3. Ani bir karar ile işinizden ayrılıp, eşinizi boşayıp bir hayat kadınıyla evlenerek paranızı onunla çarçur etmek bir özgür seçim midir?

4. Arzularınıza karşı kendinizi frenlemek, irade göstermek, dürtüleriniz ile başetmek kişiliksel bir olgu mudur?

5. Şiddet gösterme eğilimli olmanız karakteriniz ve özgür iradenizin bir sonucu mudur?

Yine benzer şekilde olaylar arasında nedensellik ilişkileri kurmanız, paralel düşünme yeteneğiniz, matematik veya müzikteki başarınız, hafızanız vb. tamamen beyin anatominizin bir ürünü müdür yoksa işin içinde başka birşeyler de var mıdır?

Şu sıralar beynin gelişimi ile ilgili bir kitap okuyorum. Ve ne zaman beyin ile ilgili bu tip şeyler okusam aklımda ister istemez bir çeşit “robot” olduğumuz fikri beliriyor.

Üstte sorduğum tüm soruların cevapları tamamen beyin anatominiz ile ilgili. Beyninizin hangi bölgesinin ne şekilde yapısallaştığı, ne kadar geliştiği ile ilgili. En azından okuduğum kitapların ima ettiği bu.

Cevaplar şu şekilde:

1. Ergenlik çağına gelen insanlarda beynin subkortikal alanları henüz gelişmemiştir. Bu alanı gelişmeyen ergen gençler “davranışlarının sonuçlarını hafife alma” eğilimine sahiptir. Dolayısıyla daha fazla risk alırlar. Ayrıca frontal korteksleri de yetişkinler kadar olgunlaşmadığından dürtülere karşı kendilerini kontrol etme, duygularını bastırma vb. yürütme işlevleri de yetişkinlere göre zayıftır.

2. Bebekliğinde şekerli mamalar yerine soya ya da hidrotaz içerikli, daha acımsı mamalar ile beslenen bebeklerin brokoli ve benzeri sebze yemeklerini sevme eğilimleri normal mama ile beslenenlere göre çok daha fazladır. Hatta yapılan testlerde bu bebeklerin büyüdüklerinde çeşitli alternatifler sunulduğunda brokoliyi tercih ettikleri görülmüştür.

3. Beynin tutarlı kararlar almanızdan sorumlu bir bölgesi de vardır. Bu bölgesi hasara uğramış kişilerde 3.soruda belirtilen davranışları ya da benzerlerini sergileyen vakalar gözlenmiştir. Tedavi olduklarında ise tutarlı kararlar almaya başlayarak, normal bir yaşam sürmeye başlamışlardır.

4. Çocuklarda 4. yaşından itibaren beynin irade kontrolü ile ilgili kısmı gelişmeye başlar. Yani isteklerinize karşı gösterdiğiniz irade de beyin anatominiz ile ilgilidir.

5. A.B.D de yaşanan bir vakada, daha önce hiçbir suça karışmamış, şiddet eğilimi olmayan bir beyaz yakalı şahıs bir gün bir gökdelenin tepesine çıkarak 13 kişiyi taramalı tüfek ile öldürmüştür. Öldürdükleri arasında çocuklar da vardır. Bu kişi olay sonrasında polis tarafından vurularak öldürülmüştür. Daha sonra kişinin günlükleri incelenmiş, günlüklerinde içinde büyüyen bastıramadığı bir şiddet arzusu olduğundan bahsettiği ve öldükten sonra beynine bakılmasını istediğini belirtmiştir. İsteği doğrultusunda beyni incelendiğinde, şiddet ile ilgili eylemlerden sorumlu amigdala bölgesinde bir tümör olduğu, bu tümörün amigdalaya baskı yaparak sıkıştırdığı görülmüştür.

Yani bu bilgiler ışığında “benim karakterim, benim kararım, benim seçimim, sevdiğim yemek, sevdiğim müzik” vb. dediğiniz her şey aslında beyninizdeki nöronların ne şekilde geliştiği, ve ne tip bağlantılar oluşturduğu ile ilgili gibi görünüyor.

Kendi kararınız olarak nitelediğin şey bebeklikte yaşadığınız bir takım deneyimlere bağlı olarak birbirleri ie bağlantılar oluşturan nöronların aktivitelerinden başka bir şey değil gibi.

Bir bebek doğduğunda bir yetişkinden çok daha fazla sayıda nöron hücresine sahiptir. Bebek çeşitli deneyimler yaşadıkça örneğin görsel, işitsel, dokunmak vb. beynindeki nöronların bazıları birbirleri ile sinaps adı verilen bağlantılar oluşturmaya başlar. Kullanılmayan nöronlar ise zamanla ölür. Sinapslar bebek büyüdükçe sağlam ve kalıcı bir yapıya kavuşur.
Bebeğin anadilini daha kolay anlamasını ve konuşmasını sağlayan sinapslardan, anne karnındayken annesinin izlediği dizinin müziğini sevmesine yol açan sinapslara kadar pek çok sinaps gelişir. Bunun yanısıra 3.aydan itibaren insan beyninin olaylar arasında ilişki ve nedensellik bağı kurmasını sağlayan bir kısmı gelişir. 3 aydan küçük bebeklerin önünden top atsanız topun nereden geldiğine ya da nereye gittiğine bakmayacaktır. 3 aydan sonra takibe başlarlar.

Buradan yapılacak bir çıkarım da çocukluğundan itibaren din ile ilgili, inanç ile ilgili, sevap, günah, cennet-cehennem vb. tarzı bilgilere maruz kalan çocukların beyinlerindeki ilgili kısımlardan da bu inançlara uygun şekilde yapısallaştığıdır. Yani çocukluğundan itibaren bir şeye inandırılarak yetişmiş kişilerin beyinlerindeki yapısal vaziyetten dolayı belki onları aksi bir fikre inandırmak imkansızdır.

Özetle bebeklikten itibaren yaşadığımız deneyimler ile şekillenen beyin mimarimiz aldığımız kararlardan, zevklerimize; asabiyetimizden, tutarlılığımıza kadar sorumludur. Dolayısıyla şu soru doğar: gerçekten özgür irade var mıdır?