libet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
libet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Temmuz 2014 Pazar

Özgür irade var mı? Beyinsel bir deney...

İnsanın özgür iradesi ile ilgili olarak sıradışı sonuçlar veren bazı bulgular vardır. Birazdan okuyacağınız test de aslında insanın özgür iradesi yok mu gibi bir soru doğurmaktadır. Libet ve Feinstein adlı iki bilimadamı bir dokunma refleksi deneyi esnasında deneğin derisinden beynine giden elektrik sinyalinin süresini ölçmek istedi. Aynı zamanda deneğe dokunulduğunu hissettiği anda bir düğmeye basması söylendi. Libet ve Feinstein beynin dokunma hissini dokunma olayı gerçekleştikten 0.0001 saniye sonra, deneğin ise düğmeye 0.1 saniye sonra bastığını tespit etti. Ancak çok ilginç bir şekilde denek, dokunma olayını ve düğmeye basışını ancak 0.5 saniye sonra bilinçli olarak kavrayabiliyor ya da idrak ediyordu. Deneğin bilinci, yarıştaki yavaş adam idi. Daha ilginci ise testi gerçekleştiren deneklerden hiçbiri aslında düğmeye basmayı ilk önce sağlayanın bilinçaltları olduğunu ve kendi bilinçlerinin düğmeye basmaya daha sonra karar verdiğini farketmemişti. Garip bir şekilde beyinleri olayı bilinçli olarak kontrol ettikleri yanılgısı yaratıyordu. Bu bazı araştırmacıları “acaba özgür irade bir ilizyon mu” sorusunu sormaya itti. Sonraki başka çalışmalar gösterdi ki bir parmağımızı kaldırmak gibi bir kasımızı hareket ettirmeye karar vermemizden 1,5 saniye önce beynimiz bu hareketi gerçekleştirmeyi sağlayacak gerekli sinyalleri zaten üretmeye başlamış oluyordu. Ve yine aynı soru ortaya çıkıyordu, kararı veren bilinç mi idi, bilinçaltı mı?

Bu deney insan zekası ile ilgili olarak gizli bir karmaşıklığı ortaya çıkarır çünkü işin doğrusu bizim iki aklımız vardır ya da iki biçimde ortaya çıkan bir aklımız. Gerçek aklımız r=0 alanında yer alır ki bu uzay ve zamanın dışındadır ve bu zeka bize daha çok rüyalarımızda belirir. “Bilinçli zeka”mız dediğimizde ise boyutsal bir dönüştürücüden süzülen r=0 zekasından bahsediyoruzdur, böylelikle r>0 alanında kullanıma uygun hale gelen bir zekadan. r>0 alanındaki düşüncelerimize bir uzay ve zaman kavrayışı koymak zorundayızdır, fiziksel dünyada yerelleştirilmelidir düşüncelerimiz: r=0 düşünceleri r>0 şekline dönüştürülmelidir.


Bu bilgiler ışığında Libet’in deneyini şu şekilde açıklayabiliriz:
Beyin ilk dokunma hissini ya da dürtüsünü kaydeder. Bu eş zamanlı olarak r=0 alanındaki zeka tarafından da algılanır. Bu zeka düğmeye basmaya karar verir ve uygun kaslara hareket sinyallerini gönderir. Bununla beraber bu karar r>0 alanındaki bilinçli düşünceye de dönüştürülmelidir. Tıpkı dijital TV sinyalleri işlenirken ortaya çıkan gecikme gibi bu dönüştürme işleminde bir gecikme olur. Beyin, r=0 zekasının sinyallerini dönüştüren yazılım gibidir.  Yani, r=0 zekamız eşzamanlı bir karar almasına rağmen bu karara uzay-zamanlı r>0 içeriği eklenene kadar bu karardan bilinçli olarak haberdar olamayız.

Sonuç olarak bir kez daha r>=0 paradigması bilimsel paradigma için tamamen karmaşa haline gelebilecek bir konuya düzgün bir açıklama getirebilmiştir.



Not: r>=0 paradigması ile ilgili bilgi sahibi olmak isteyenler buraya tıklayarak bilgi edinebilir.