18 Temmuz 2014 Cuma

Cennet, Cehennem, Sonsuzluk ve Ebedi Döngü

Herşeyin bilgisine ulaştığımız gün, mutlak bilgiye ulaştığımız gün herşeyin anlamını yitireceği gün olacak. Ne soracak tek bir sorumuz, ne itiraz edecek tek bir görüş, ne uğruna savaşacak bir bilgi ya da deneyim kalacak. Her türlü bilgiyi öğrenmiş, her türlü sevgiyi yaşamış, her türlü acıyı çekmiş, her türlü heyecana ve korkuya tanıklık etmiş olacağız. Sonsuzun kendisini tamamladığı an aslında kendisini sıfırladığı an olacak…

Mesela cenneti düşünüyorum. Hep saf mutluluk mu yaşanacaktı orada? Hiç kimse günah işleyemeyecek ise demek ki bir çeşit robota dönüşecek insanlık. Aynı şartlar altında aynı tepkileri veren… 72 huri de verilse, 172 huri de verilse sonsuzluğun herhangi bir anında o hurilerden sıkılınmayacak mı? O sonsuz günlerin herhangi birinde o bahçeler, altından akan nehirler vs. artık baymayacak mı? Diyecek ki bazı arkadaşlar "cennette onlara sıkılma yoktur" Nasıl mümkün olacaktır bu? Her gün hafızalarımız mı silinecektir, böylelikle aynı şeyi her yaşayışımızda aynı zevki alabilelim? Ya da full doz keyif verici kimyasalların etkisi altında sürekli uçmuş şekilde mi gezecektir cennet insanlığı?


Ya cehennem… Her gün aynı ateşe, aynı işkence yöntemleriyle azap çeke çeke günün birinde “acı” çekmekten de sıkılınmayacak mı? Belki de o işkencelere öylesine alışacaksınız ki sonsuzluğun herhangi bir gününde gerçekten ilk günlerdeki gibi “acı” çekebilmeyi dileyeceksiniz…

Tanrı, herşeyin bilgisine ulaştığında, herşeyi denediğinde, herşeyi yaşadığında artık sıkılmayacak mı? Belki de bu evrenin ve Tanrının en makus talihi “sıkılmak”tır… Bütün bu tekamül, evren, gizem, ölüm vb. sırf o “sıkılmak” durumundan kendini kurtarmak içindir…

Cennet ve cehennem sonsuza dek devam edip dururken, Tanrı yeniden bir kâinat yaratacak mıdır? Yarattığı yeni kâinattan sonra yeni bir cennet ve cehennem daha yaratacak mıdır? Yoksa zaten bir kere bunu yaptım, bir daha niye yapayım diyerek sonsuza kadar ilk yarattığı cennet ve cehennemdekileri mi izleyecektir?

Kâinat tek seferlik midir? Yoksa sürekli kendini tekrar edip duracak mıdır? Tanrı defalarca kendisini tekrar edip duracaksa, başladığı sıfır noktasından sonsuz noktasına her ulaştığında yine sıfır noktasına dönecekse, bu tıpkı kendini sürekli tekrar edip duran bir film gibidir…


Her şey nedenseldir. Her şey matematik kurallarına tabidir. Eğer her tepkinin bir etkisi, her sonucun bir nedeni var ise ve eğer her denklemin tek bir çözümü var ise kâinat ya da Tanrı kendini sonsuzdan beri aynı şekilde ve biçimde tekrar etmektedir. Sıfır noktasından başlayıp sonsuza uzanan yolculuk, mutlak bilgiye ulaşıldığı an yeniden kendini sıfırlamakta; aynı matematiğe tabi olan aynı evrim ve gelişim bir kez daha başlamaktadır...

Yani yaşamış olduklarınız, yaşamakta olduklarınız ve yaşayacak olduklarınız sonsuz defa yaşanmıştır ve sonsuz defa daha yaşanacaktır. Sonsuz defa yaşayacağınız bir hayatın nasıl olmasını dilerdiniz?


***

Tanrı'nın kâianatın dışında olduğunu iddia eden dinler, Tanrı'nın "her yerde" olduğunu iddia edemezler. Şayet Tanrı k'ainatı yaratırken kâinatın dışında ise o zaman Tanrı en azından kâinatı yarattığı yerde değildir demektir. Bu da Tanrı'nın "heryerde" olduğu sıfatıyla çelişir.

Ancak İbrahimi dinlerin iması hep Tanrı'nın bir yerlerden bizleri izlediğidir. Tanrı ol demiştir ve evren ortaya çıkmıştır. Tanrı da şimdi kıyamet gününün gelmesini beklemektedir. 13.72 milyar yıldır Tanrı hiçbirşey yapmadan beklemektedir bu görüşe göre. Kıyamet kopup da, hesaplar görüldükten sonra, ruhlar cennet ve cehenneme yollandıktan sonra da Tanrı sonsuza kadar beklemeye mi geçecektir?

Tanrı'nın "heryerde" ise yapmış olabileceği tek birşey vardır: o da kendini bölmesi, dönüştürmesi. Şu an kainatta gördüğün en lüzumsuz varlıktan, en muhteşem şeye kadar herşey Tanrı'nın aslında ta kendisidir. Varsa eğer ruhlarımız, zekamız, atomlarımız hepsi aslında Tanrı'nın başka bir forma dönüşüp parçalanmış halidir. Ve Tanrı bu durumda izliyor olmak yerine bizzat tüm varlığı birebir deneyimliyor demektir. Bir seri katili, bir ağaç olmayı, bir imparatoru ya da bir fahişeyi... Hepsini bizzat Tanrı da yaşıyor demektir çünkü bütün bunlar zaten kendisinin parçalarıdır...

Tanrı herşeyi deneyimleyerek en nihayetinde mutlak bilgiye ulaşacaktır, şeytan olmadan şeytanın ne olduğunu, melek olmadan meleğin ne olduğunu başka türlü algılayamaz. Mutlak bilgiye, herşeyin bilgisine ulaştığı an da, aranacak, yaşancak, deneyimlenecek başka bir bilgi kalmayacağı için yeniden kendini parçalayacaktır, ya da diğer bir deyişle intihar edecektir... 


Ve bu döngü sonsuza kadar tekrarlanacaktır...

"Bu mutlu saatin ve etrafın sakinliğinin tadını çıkaran, burada ilk kez tanımaya müşerref olduğum sevgili yabancı; her kimsen sana önümde adeta bir yıldız misali yükselerek tıpkı doğal ışığın yaptığı gibi seni ve herkesi ışığıyla aydınlatacak bir düşünceden bahsetmek isterim - Aziz arkadaş! Senin tüm hayatın, tıpkı bir kum saati gibi, sürekli tersine çevrilecek ve kum asla tükenmeyecek  -kozmik sürecin çemberinde senin varlığını sağlayan bütün şartlar yeniden ortaya çıkana dek çok uzun bir dakika geçecek. Ve sonra  yaşadığın her acıyı ve her zevki, her arkadaşı ve her düşmanı, her umudu ve her hatayı, bastığın her çimi  ve her güneş ışınını bir kez daha bulacaksın, hayatını ören her ince ipliği...  Senin üzerindeki tek bir zerrecik olduğun bu yüzük ebediyen parıldayacak. Ve bu hayat döngülerinin her birinde ilk önce sadece bir kişinin sonra ise pek çoğunun algılayacağı bu herşeyin ebedi döngü düşüncesinin ortaya çıkacağı bir saat olacak -ve o saate insanlık için her zaman bu öğle saati olacak." - Nietsche*



* "Whoever thou mayest be, beloved stranger, whom I meet here for the first time, avail thyself of this happy hour and of the stillness around us, and above us, and let me tell thee something of the thought which has suddenly risen before me like a star which would fain shed down its rays upon thee and every one, as befits the nature of light. - Fellow man! Your whole life, like a sandglass, will always be reversed and will ever run out again, - a long minute of time will elapse until all those conditions out of which you were evolved return in the wheel of the cosmic process. And then you will find every pain and every pleasure, every friend and every enemy, every hope and every error, every blade of grass and every ray of sunshine once more, and the whole fabric of things which make up your life. This ring in which you are but a grain will glitter afresh forever. And in every one of these cycles of human life there will be one hour where, for the first time one man, and then many, will perceive the mighty thought of the eternal recurrence of all things:- and for mankind this is always the hour of Noon"


1 yorum:

  1. Sonsuzluğu idrak edebilmenin yolu izafiyet teorisinden geçiyor.Bilinen zaman görecelidir ve başlangıcı vardır.Ebediyet ve ezeliyet kavramlarını ''sonsuz zaman'' olarak ele alamayız.Sonsuz zaman diye bir şey mantıksal açıdan mümkün değil.Sonsuzluk ancak zamanın dışında mümkün olabilir.Zamanın dışı ne demektir onu kimse bilmiyor.

    Tanrıyla ilgili mantıksızlıklara dikkat çekmişsin.Peki tanrıyı işin içinden çıkardığımızda her şey çok mantıklı bir hale mi bürünüyor? Mükemmelik hiçliktedir.Neden hiçlik yerine varlık var.Üstelik hiçlikten ortaya çıkış var. Doğa yasaları neden var? Neden her yerde aynı şekilde çalışırlar.Evreni düzenli bir şekilde yöneten yasaların var olmasının mantığı yok.Uzay ve zamanın ortaya çıkmasının mantığı yok.

    YanıtlaSil