28 Mart 2016 Pazartesi

Kıssadan Hisse



Laplace'ın(1749-1827) Cevabı

Laplace Göklerin Mekaniği adlı eserini Napolyon Bonapart'a sunduğunda, koca kitapta Tanrı'dan tek satır bahsedilmediğini duymuş olan Bonapart şöyle demiş: "Bay Laplace, evrenin sistemini anlattığınız bu devasa kitapta, onun yaratıcısından tek satır bahsetmediğiniz söyleniyor". Laplace hemen cevap vermiş: "Böyle bir varsayımda bulunmaya gerek görmedim."

Napolyon bu cevabı komik bulmuş olacak ki, daha sonradan matematikçi Joseph-Louis Lagrange'a bundan bahsettiğinde, Lagrange hemen itiraz etmiş: "Ah! Ama bu çok güzel bir varsayımdır, ve pek çok şeyi açıklar." Elbette hikaye burada bitmiyor. Lagrange'ın tepkisini duyan Laplace, alaycı bir yorumla hemen karşılık vermiş: "Evet bu varsayım herşeyi açıklar, ama hiçbir konuda tahmin yapmaya izin vermez. Oysa bir bilim insanı olarak benim görevim, tahmine müsait konularda çalışmaktır."


Galileo'nun Akıbeti

Galileo'ya göre, Tanrı tabiatı tasarlarken matematik dilini kullanmıştı. Katolik Kilisesi'ne göre ise, Tanrı İncil'in yazarıydı! O halde matematik temelli açıklamalar kutsal kitapla çelişebilir miydi? 1546 yılında Trent Konseyi'ndeki din adamları bu soruyu gayet net şekilde açıklamıştı: "Hiç kimse Kitabı Mukaddes'in içeriğini kendi hükümleri doğrultusunda, başına buyruk fikirlerle çarpıtamaz. Kutsal ayetlerin gerçek anlamını yorumlama hakkı sadece ve sadece kutsal Kilise'ye aittir ve onun getirdiği yorumdan farklı bir yorum getirilemez" Dolayısıyla, 1616'da Kopernik'in Güneş-merkezli modeli hakkındaki fikirleri sorulan din adamları şu yanıtı vermişti: "Birçok yönden Kutsal Kitap'la bariz şekilde ters düştüğü için, bu aleni bir başkaldırıdır." 

...1613 yıllarının sonlarına doğru, Galileo'nun eski öğrencisi Benedetto Castelli, Toscana grandükü ve maiyetindekilere yeni astronomi buluşlarıyla ilgili bir sunum yapmıştı. Tahmin edersiniz ki bu sunum sırasında, Kopernik modeliyle İncil arasındaki çelişkinin açıklanması da istenmişti. Özellikle de Yeşu ve İsrailoğullarının Ayalon Vadisi'nde Amorlulara karşı zafer kazanması için Tanrı'nın Güneş'le Ay'a durmasını emrettiği bölüm, Galileo'nun anlattıklarına ters düşüyordu! Castelli, Kopernik modelini savunma konusunda her ne kadar aslanlar gibi mücadele ettiğini söylese de, Galileo bu itirazlardan rahatsız olmuştu. Ve bilimle Kutsal Kitap arasındaki çelişki hakkında kendi görüşlerini ifade etme ihtiyacı hissetmişti. 21 Aralık 1613'te Castelli'ye yazdığı uzun mektupta şöyle diyordu Galileo:

"Kutsal Kitap, çoğunluğun idrak kabiliyetine hitap edebilmek amacıyla birçok şeyi olması gerekenden farklı şekilde anlatmıştır. Halbuki tabiat eğilip bükülmez, kişiden kişiye değişmez, değiştirilemez. Acaba insan zekası onun sebeplerini ve işleyişini anlayabilir mi diye umursamaz. Ve asla kendine özgü kanunlardan ödün vermez. Dolayısıyla, tabiatın gözlerimizin önünde vuku bulan hiçbir unsuru ya da ispatla ulaşılan hiçbir sonucu, yoruma açık binlerce sözcük içeren Kutsal Kitap tarafından şüpheli ilan edilemez. Çünkü Kutsal Kitap'taki ayetlerin aksine, tabiattaki her olgu yadsınamayacak kadar kati kanunların hükmü altındadır."

Böylece Kilise ve Galileo arasında kavga giderek büyür. Ancak Galileo Kilise'nin tepkisine rağmen fikirlerinden vazgeçmez

... Bu tartışmalı kitap, Galileo'nun Kopernikçi görüşlerine yer verdiği en detaylı eseriydi. Üstelik Galileo, mekanik denge ve matematiğin dilini kullanarak bilimin peşinden giden insanoğlunun ilahi aklı da anlayabileceğini iddia ediyordu. Kilise'nin buna verdiği tepki hızlı ve sert oldu! Ve kitap yayımlandığı senenin ağustos ayı gelmeden yasaklandı. Ertesi ay, Galileo kendini savunması için Roma'ya çağrıldı. 12 Nisan 1633'te mahkeme karşısına çıkan Galileo, 22 Haziran 1633'te "kutsal ve ilahi kitaba ters düşen yanlış bir öğretiyi savunmakla - yani Güneş'in merkezde olduğunu ve doğudan batıya hareket etmediğini; Dünya'nın ise hareket ettiğini ve merkezde olmadığını" iddia etmekle suçlanmıştı. Verilen ceza ağırdı:

"Kutsal Papalık'ın huzurunda seni ömür boyu ev hapsine mahkum ediyor ve günahının kefareti olarak üç yıl boyunca haftada bir kere yedi tövbe ilahisi okumana hükmediyoruz. Yukarıda bahsi geçen ceza ve kefaretlerin bütünüyle ya da kısmen hafifletilmesi, kaldırılması, ya da ağırlaştırılması na yönelik her türlü insiyatif sadece Kutsal Kilisemize aittir"

Yetmiş yaşındaki Galileo yıkılmıştı ve bu baskıya daha fazla dayanamadı. Umutsuzluk içinde yazdığı pişmanlık dilekçesinde, "Güneşin merkezde olduğunu ve hareket etmediğini, Dünya'nın ise merkezde olmadığını ve hareket halinde olduğunu iddia eden hatalı fikrimden tamamen vazgeçiyorum" diye yazmış ve şöyle devam etmişti:

"Siz muhterem kardinaller ve inançlı tüm Hristiyanların hakkımdaki haklı şüphelerini gidermek için, geçmişteki tüm yanlış ve aykırı düşüncelerimden ötürü kendimi lanetliyor, bundan böyle kutsal öğretiye aykırı hiçbir fikir taşımayacağıma dair huzurlarınızda diz çöküp önümdekeki Kutsal Kitap'a el basarak tüm kalbimle yemin ediyorum. Kutsal Kilise tarafından verilen hukuk, hüküm çevresinde, söz konusu yanlış doktirini, her ne suretle olursa olsun, yazılı ya da sözlü olarak savunmayacağıma, benimsemeyeceğime ve öğretmeyeceğime, şahsımla ilgili benzer şüphelere yol açabilecek hiçbir iddiada bulunmayacağıma yemin ediyorum"


Evrime İnanamayan Kadına Profesörün Cevabı
Yeni Darwinciliğin önde gelen üç mimarından biri olmanın yanısıra pek çok başka işler yapan, zehir gibi deha olan J.B.S Haldane'ye bir defasında, halka açık bir konuşmasından sonra bir hanımefendi tarafından meydan okunmuştu. Diyalog şöyle idi:

Evrimden kuşkulu kimse: Profesör Haldane, evrim için mevcut bulunduğunu söylediğiniz milyarlarca yıla rağmen, tek bir hücrenin, kemikleri ve kasları ve sinirleri, onlarca yıl durmadan kan pompalayan bir kalbi, kilometrelerce ve kilometrelerce kan damarını ve böbrek tüpünü ve düşünme, konuşma, hissetme yetisine sahip bir beyni oluşturacak şekilde bir araya gelmiş trilyonlarca hücreye sahip karmaşık insan vücuduna dönüşmüş olacağına inanamıyorum, elimde değil.

JBS: Ama hanımefendi, siz kendiniz bunu başardınız. Ve bunu yapmak yalnızca dokuz ayınızı aldı.